Ağlamaktan Vazgeçip Aynaya Bakma Zamanı

Verimliliğin Anahtarı Psikolojik Güvenlik Teori, Araştırma ve Uygulama.

Ağlamaktan Vazgeçip Aynaya Bakma Zamanı

Akan Abdula’nın Gazete Oksijen’deki son yazısının başlığı oldukça çarpıcıydı:

“Ağlamaktan Vazgeçip Aynaya Bakma Zamanı.”

Abdula, Türkiye’nin ihracat modelinin artık sürdürülemez olduğunu; ucuz iş gücüne dayalı üretim yerine, katma değerli üretime, inovasyona ve markalaşmaya odaklanmamız gerektiğini güçlü argümanlarla anlatıyor.

Güçlü argümanlar içeren bu yazının tamamını okumanızı öneririm: 🔗

Ben de aynı başlığa uygun başka bir sorunumuzu gündeme getirmek istiyorum.

Lübnanlı yazar Amin Maalouf, Orta Doğu insanını şöyle tanımlar:

“Her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar. Şikâyet eden bir insanın çözüm aradığını sanırsınız değil mi? Hayır, bizde insan çözüm için değil, söylenmek için şikâyet eder. 50 sene aynı şeyi anlatır, geldiği gibi gider.”

Ülkemizi Orta Doğu’nun parçası olarak tanımlamak istemeyiz belki ama bu “üzül, sinirlen ama eyleme geçme” hali bizde de oldukça yaygın.

Şikâyet, çoğu zaman çözüm arayışından çok bir duygusal boşalma, sorumluluğu başkasına atma aracı haline geliyor.

Yanlışı konuşmaya başladığımızda ise sıkça duyduğumuz savunma:

“Ama onlar da yaptı.”

Sanki başkasının da aynı yanlışı yapması, bizimkini haklı çıkarıyor!

Bir yöneticiyle konuşurken, sergilediği olumsuz tavrı sorduğumda şöyle demişti:

“Ama genel müdür de bana böyle davranıyor.”

Peki, sen neden hoşlanmadığın bir davranışı başkasına yapıyorsun?

Neden istenen değişimin örneği olmuyorsun?

Gerçek değişim, ancak doğruyu yapanların sayısı kritik kütleye ulaştığında mümkün.

Ve bu kütle, çoğunluğu peşinden sürükleyebilir.

Akan Abdula haklı:

Değişim istiyorsak, ağlamaktan vazgeçip aynaya bakma zamanı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir