Verimlilikten Tasarruf Etmek?!

Verimlilikten tasarruf etmek kulağa saçma geliyor, değil mi? Ancak birçok şirketin farkında olmadan tam da bunu yaptığını gözlemliyorum.
İzninizle ne demek istediğimi açayım;
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışan bağlılığı anketleri hedeflenen noktadan giderek uzaklaştığımızı gösteriyor.
Ülkemizde daha fazla hissedilen yükselen enflasyona karşı eriyen ücretler, çalışan bağlılığını etkileyen önemli bir faktör. Ancak bu tek başına yeterli bir açıklama değil!
Literatür, araştırmalar ve deneyimlerimiz şunu net bir şekilde gösteriyor: Paranın yokluğu insanı demotive eder, ancak paranın varlığı motivasyon için tek başına yeterli değildir. Bu nedenle paraya ‘hijyenik faktör’ denir; olmazsa olmaz, ancak olması da yetmez!
“Bizim şirketimizden insanlar ücretler yetmediği için ayrılıyor” ifadesine kuşkuyla yaklaşıyor, bu yaklaşımın, durumu yüzeysel bir şekilde ele almak anlamına gelebileceğini düşünüyorum.
Bunu söyleyebilmek için çalışanların kendini değerli hissettiğinden, düzenli geri bildirim aldığından ve gelişim fırsatlarına sahip olduğundan emin olmak gerekir. Ancak deneyimlerim, bu koşulların çoğu şirkette sağlanmadığını gösteriyor.
Bu da demek oluyor ki maaş dışında çalışan bağlılığı için yapılması gereken hala çok şey var!
Çalışanlardan ‘bu devirde işim var, buna da şükür’ diyerek kendi kendilerini motive etmelerini beklemek, kesinlikle gerçekçi bir yaklaşım değil. Böyle bir beklenti, çalışan bağlılığını bireysel bir sorumluluk olarak görmek anlamına gelir ki bu, işverenin rolünü ve sorumluluğunu göz ardı etmek demek olur… Çalışanların motivasyonu, yalnızca bireysel düşüncelerle değil, iş yerinde sağlanan destekleyici kültürle ve onlara sunulan fırsatlarla şekillenir. İş yükünün sürekli arttığı, geri bildirimlerin yetersiz olduğu veya gelişim fırsatlarının sunulmadığı bir ortamda, çalışanların ‘buna da şükür’ diyerek motive kalmalarını beklemek yalnızca tükenmişliği ve bağlılık kaybını hızlandırır.
Şirketin bütününde yapıcı iletişim, çatışma yönetimi becerilerine, yönetici kadroların da liderlik yetkinlikleri yatırım yapmaz, değişimi takip ve teşvik etmezseniz, 20. yüzyıldan kalma (bugün zarar veren) yönetim alışkanlıkları sizin yapınıza da zarar vermeye devam edebilir.
Ekonomik koşulların şirketleri tasarruf etmeye zorladığını, bunun da gerekli olduğunu tartışmaya gerek yok ama bu tasarrufu çalışan bağlılığını güçlendirecek faaliyetleri keserek yapmak en başta ifade ettiğim üzere verimlilikten tasarruf etmek demek!
Bağlılığı düşük bir çalışan mutlu ve motive olamaz. Motive değilse verimli de olamaz…
Aşağıdaki ifademi lütfen dost acı söyler kabilinden kabul edin;
Zor dönemlerde çalışanına yatırım yapmayan şirketler, yalnızca çalışanlarını değil, kendi geleceklerini de tehlikeye atıyor.