Çalışanınız için iyi olan şirketiniz için de iyidir!

Nike’ ın başarıyı, “whatever it takes- neye mal olursa olsun” yaklaşımını kutsarken empatiyi, iyi insan olmayı küçümseyen hatta iyi insan olmayı başarılı olmak yolunda engel gibi gösteren olimpiyat reklamı beni çok rahatsız etti.
Söylem ve seslendirme Şeytanın Avukatı filmindeki şeytanın (Al Pacino) Keanu Reeves ile yüzleştiği konuşması gibi…
Bunu izleyip etkilenen gençler olmaz umarım!
İyi bir insan olmadıktan sonra dünya şampiyonu olsan ne anlamı var?
Alanında 1 numarasın ama sevenin yok, etrafın kalabalık ama aslında yalnızsın, tutkunun ötesinde sürekli birilerini geçmek hatta (reklamdaki gibi) haklarını almak hırsındasın… Bu yolla gelecek zenginlik ve şöhret ancak yalnız, mutsuz, gergin ve tatminsiz bir hayat sağlayabilir! Muhyiddin-i Arabî böylelerini deniz suyu içenlere benzetir ve tatminsizliklerini “içtikçe susarlar, susadıkça içerler” diye tarifler…
Üstelik empati duyan, iyi bir insan olmak başarılı olmaya engel de değil!
Maalesef Nike’ ın kutsamaya çalıştığı yaklaşımın iş hayatında da karşılığı var!
Duyguları önemsemeyen hatta küçümseyen, çalışanı insan gibi değil de listede bir satır, organizasyon şemasında bir kutucuk gibi gören, şirketi sadece sayılarla yönetebileceğini düşünenler de az değil!
Bunlar kısa vadede elde ettiklerini orta- uzun vadede kaybedeceklerinin maalesef ayırdında değiller.
Duygusu göz ardı edilen çalışan aidiyet hissini yitiriyor, aidiyet hissi olmayınca kendini faydalı hissedemiyor, faydalı hissedemezse mutlu, mutlu olmazsa da motive, motive olmazsa da verimli olamıyor!
Verimli olamayan bir ekiple sürdürülebilir bir başarıdan bahsedilebilir mi?
Kendi dünyamdan bir çıkarımım var: insana yapılan yatırım asla kaybettirmiyor!
Bu ifademden hiç kazık yemediğim ve/veya acı verici hayal kırıklıklarım olmadığım anlamını çıkarmayın lütfen. Böyle şeyler oldu ve bundan sonra da olacaktır. Benim kastım gelir- gider hesabındaki dip toplamın pozitif olması!
İnsana dair konularda siyah- beyaz, 0-1 netliğinde konuşamasak da bu yönde ne yapacağını bilemeyen yöneticilere bir yaklaşım önerim var:
Çalışanınız için iyi olan şirketiniz için de iyidir!
Çalışanın uygulanabilir bir talebi o anda şirketin aleyhine bile olsa (örneğin iyi bir çalışan daha iyi bir fırsat için ayrılmak istiyor), çalışan lehine kullanacağınız tercihleriniz sonuçta şirketiniz için olumlu sonuçlara vesile olabilir.
Böyle davranmak için 2 argüman sunacağım:
1. İyi insan olmanın şartı, ahlakın temeli, adil bir insan olmaktır! Adil insan başkalarına, kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa öyle davranır.
2. Verdiğim örnekte olduğu gibi giden çalışana gösterilen olumlu yaklaşım kalanlara da kendini iyi ve değerli hissettirecektir. Bu aidiyet hissini besler ve yukarıda anlattığım üzere motivasyon ve verimliliği olumlu etkiler.
Sürdürülebilir başarı çalışanların şirkette nasıl hissettiğine bağlı. Buna inanmayanlar, aksine davrananlar korkarım doğruyu acı yoldan öğrenecekler!