Ben haticeye değil neticeye bakarım… Bana sorunla, itirazla gelme… Etki alanına odaklan…

Verimliliğin Anahtarı Psikolojik Güvenlik Teori, Araştırma ve Uygulama.

Ben haticeye değil neticeye bakarım… Bana sorunla, itirazla gelme… Etki alanına odaklan…

“Liderlik İçi Boş, Şişirilmiş, Para Tuzağına Dönmüş, Dalga Geçilebilecek Bir Kavram mı?” başlıklı yazımda ifade etmeye çalışmıştım; günümüzde liderlik dendiğinde herkesin Atatürk, Fatih Sultan Mehmet, Gandhi gibi olmasından bahsetmiyoruz. Yeteneğin değişen doğasına, zamanın ruhuna uygun olan, gerçekçi, samimi bir modelden, iletişime açık olmaktan, bağ kurmaktan, anlamaktan, farklılıkları dışlamamaktan, dahil etmekten, ortak aklı aramaktan, hatadan değil yanlıştan sakınmaktan, yardıma hazır ve istekli olmaktan bahsediyoruz…

Bu alanda çalışırken çalışanların motivasyonunu kıran, konuşma isteklerini tüketen, susmaya iten (Psikolojik Güvenliği düşüren) 3 kalıp ifademize maalesef hatırı sayılır derecede rastlıyorum.

Bu 3 kalıp ifade:

– Ben haticeye değil neticeye bakarım.
– Bana sorunla, itirazla gelme.
– Etki alanına odaklan.

İzninizle bu 3 ifadeye yönelik yorumlarımı paylaşacağım:

Ben haticeye değil neticeye bakarım:

Hedeflerle değerlendirildiğimiz koşullarda sonuca odaklanmaya işaret eden bu pragmatik bakış açısına elbette saçma diyemem. Bununla birlikte bu bakış açısı, istenen sonucun gelmesini engelleyen engelleri, sorunları, sıkıntıları konuşmayı, anlamayı engellememeli.

Ne oldu da istediğimiz sonucu alamadık?
Bu neden oldu?
Ne yapmalıyız?

Sorularını sorarak derdi anlamak ve çözümüne odaklanmak daha makul bir yaklaşım değil mi?

Bana sorunla, itirazla gelme:

“Keskin” i oynayan yöneticinin diline pelesenk olmuş bu ifade de çözüme odaklı bir yaklaşımı temsil etmiyor!

İtirazım varsa, sorunum varsa ama çözüm de bulamıyorsam ne yapayım; susup denileni mi yapayım?

Bir çalışanın her sıkıntısına kendi başına çözüm bulamıyor olması normal değil mi?

Çözüm öneremiyor olması, itirazının haksız olduğu anlamına mı gelir?

Sorunun, itirazın özünü anlamadan sergilenen bu toptan reddedici yaklaşımı da takım ruhuna, işletme menfaatine uygun göremiyorum.

Etki alanına odaklan:

Birine değiştirmeyeceği şartlar yerine değiştirebileceklerine odaklanmasını önermek elbette anlamlı fakat bu ifadeyi çalışanın etki alanı dışında kalan ama kendisini olumsuz etkileyen, rahatsız eden konular hakkında konuşmasını engellemek için kullanmak, onu bu yolla sessiz kalmaya itmek başka bir şey…

Bir çalışanın etki alanı dışında olan ama işini olumsuz etkileyen faktörler olamaz mı?

Bununla ilgili sıkıntısını dile getirmesi normal hatta sağlıklı bir şey değil mi?

Bu sıkıntının altında yatanları anlayarak bunlar için çaba sarf etmek daha doğru olmaz mı?