Gerçek Hayat Böyle Değil

Kitaplara, teorik bilgiye, eğitime sık gösterilen dirençlerden biri de “gerçek hayat böyle değil” iddiası oluyor…
Hatta kişisel gelişim, liderlik gibi başlıklarla dalga geçenler sosyal mecralarda epey de destek bulabiliyor.
Siyah- beyaz toptancılığıyla yaklaşılması halinde “gerçek hayat böyle değil” iddiası yanlış ama gri tonlarını görebilenler için bu iddianın (ve bu iddianın tam tersinin) haklılık payı hiç de düşük sayılmaz!
Kimyasal reaksiyon gibi düşünürsek belli bir sıcaklık ve basınçta reaktöre A ve B beslemesi yaparsak C ürünü çıkar demek insanı içeren konularda işlemiyor çünkü reaksiyonu etkileyen çok sayıda (global şartlar, makro- mikro ekonomik koşullar, şirket kültürü, ekip yapısı, kişinin karakteri v.b.) faktör var.
Bu duruma dair görüşümü şöyle özetleyebilirim:
Teorinin tam tersini yaparsan (örneğin ekip içinde güven faktörünü önemsemezsen) başarısızlığı garantileyebilirsin ama teoriyi uygun hareket ederek de yukarıda ifade ettiğim faktörler nedeniyle (en azından kısa sürede) başarılı olamayabilirsin.
Bu nedenle teorik doğruları olabildiğince, şartları da zorlayarak, sabırla hatta belki de inatla hayata geçirmeye çalışmayı öneriyorum.
Hem kişisel hem de kurumsal alanda teoriyi uygulamakta ne kadar başarılı olursak bir vadede sonuç hiçbir zaman mükemmel olmasa da o kadar iyi olacak.
Son söz: mükemmel olamasak da ne kadar iyi olabileceğimizi bizim kararlılığımız, çabamız belirleyebilir.